Sayin Kemal Erdem, o salonun aklanmasina imkan yok. Macin basindaki farkin kapanmasina etki etmis olabilir; oyle demeyin.
Bizim salona birkac defa gittim (ve gayet ciddi maclardi). Hayatimda gordugum en kotu basketbol ortami diyebilirim.

Sence Kemal kardeşim, Ataşehir' de maça Efes karşısında 0-16 seri ile başlasa takım nasıl bir manzara olurdu. Bak tasvir edeyim, henüz millet ilk periyot tam olarak içeri girip yerleşmediğinden altlarda büyük boşluklar olurdu. Pota arkasındaki grup henüz bedava biletleri çözemediğinden yerinde olmazdı.
Skorun şokunu atlatamadan alınan ilk molada doğum günü kutlamalarını izlerdik. Tabi o esnada ben bu rezaletin bir videosunu çekiyor olurdum

Üst kattaki Okul Açık Tribünü tezahüratlarla canlandırmaya çalışsa da , alt kattaki oturan seyirciler sadece skor lehine olduğunda gaza gelebilen , mağlup durumdayken olumsuz şekilde veryansın eden profil çoğunluğunda olduğu için takımın sayısını alkışlamaktan öte bir şey yapmazdı. Belki bu homurtular arasında koç Kenan'ı kenara alırken ıslıklayan yuhlayanlar bile olurdu, bir ay önce Ricky'e olduğu gibi.
Anca bu tip kitle skor başa baş olunca moralleri düzelir , periyot arası bangır bangır çalan Fenerbahçe marşına eşlik ederdi.
Şimdi birde şu videoya bak, bunu çekmeye başladığımda skor 19-2 olmuştu bile.Oyuncuların bu kadar kötü olduğu maçta skor beraberliğe gelene kadar büyük bir efor sarfedildi.
Bu Abdi ipekçi - Ataşehir salon farkından ziyade , belki de bu özveriyi sergileyecek bir topluluğun kendi salonunda yabancılaştırılması zihniyetinden kaynaklanıyor.