Gönderen Konu: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)  (Okunma sayısı 235895 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Besim

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Londra
  • İleti: 3628
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #360 : 01 Ekim 2014, 17:11:15 »
Arada Turkiye'ye gelen biri olarak "Yeni Turkiye"nin eskisinden bir farkini goremiyorum deyip, hemen her tarafa cekilebilecek, politik bir yorum yapmis olayim :)

Çevrimdışı Solamnus

  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: istanbul
  • İleti: 1880
  • Cinsiyet: Bay
  • in zeljko we trust!
    • cemturk
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #361 : 01 Ekim 2014, 17:17:21 »
Arada Turkiye'ye gelen biri olarak "Yeni Turkiye"nin eskisinden bir farkini goremiyorum deyip, hemen her tarafa cekilebilecek, politik bir yorum yapmis olayim :)

Türkiye Windows gibi her gelen iktidar (versiyon) kendi Service Pack'ini çıkartıp kafasına göre patchliyor ülkeyi, hepsinde ayrı ayrı buglar çıkıyor, zamane Bill Gates'leri de malı götürüyor :D

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #362 : 01 Ekim 2014, 17:28:14 »
Ne "eski" ve ne de mevcut haliyle "yeni" Türkiye... Her ikisi de Orwel'in 1984'ünden kokular barındırıyor; her ikisi de beni boğuyor. Sanmayın ki, Huxley'in Brave New World'da tasvir ettiği bir ülkeye özlemim var. 1984 ne kadar korkutuyorsa, Brave New World o kadar ürkütüyor. Orwel kitapların yasaklanmasından korkuyordu. Huxley'in korkusu "kitapların artık yasaklanmayacağı, çünkü kimsenin kitap okumaya ihtiyaç duymayacağı" bir toplumdu. Orwel baskı ve cebirle kültürün ezilmesinden, Huxley ise eğlence ve zevkin sınırsız teşvikiyle ezmeye değmeyecek kadar önemsiz bir kültüre  dönüşmemizden korkuyordu. Eski Türkiye'de açık ara Orwel'in 1984'te çizdiği toplum modelinin izleri vardı. Yeni Türkiye'de çok ama çok ilginç biçimde ikisi bir arada yaşanıyor.
« Son Düzenleme: 01 Ekim 2014, 17:41:19 Gönderen: Hakan Yaman »

Cem Ağrak

  • Ziyaretçi
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #363 : 01 Ekim 2014, 17:36:54 »
Hakan Yaman
Susma konuş.... 8)

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4489
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #364 : 01 Ekim 2014, 17:38:05 »
Paralel yapının deşifre olmasıyla birlikte, artık Yeni Türkiye'de korkulacak hiçbir şey kalmadı, buna inanın, bize güvenin. Bugün birçok tarihçi, Gazi Mustafa Kemal'den sonraki en büyük lider tanımlaması yapıyor Sayın Cumhurbaşkanımız için.
« Son Düzenleme: 01 Ekim 2014, 17:38:27 Gönderen: Chauncey Billups »

Çevrimdışı Okan Y.

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 1672
  • Cinsiyet: Bay
    • KendoKamae
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #365 : 01 Ekim 2014, 17:38:35 »
Arkadaşlar Türkiye ve forumlar Neyzen Tevfik'in aynı beyiti üzerine yürütülür

Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!

Hamiş: Türkiye değişmez, forumculuk değişmez:)
Bizler bir gün daha Fenerbahçeli olarak yaşamak için hayata bağlanırız ve gerekirse o bir gün için bütün bir ömürü gözden çıkartırız.
A.Y.

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #366 : 01 Ekim 2014, 17:42:24 »
Hakan Yaman
Susma konuş.... 8)

"Sustukça sıra sana gelecek" der gibi konuştun Cem. Öyle bir "susma" dedin ki... :D
« Son Düzenleme: 01 Ekim 2014, 17:43:43 Gönderen: Hakan Yaman »

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #367 : 01 Ekim 2014, 17:52:07 »
Arkadaşlar Türkiye ve forumlar Neyzen Tevfik'in aynı beyiti üzerine yürütülür

Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!

Hamiş: Türkiye değişmez, forumculuk değişmez:)

Neyzen demişken... Bu beyite ilham verdiğini sandığım bir hikayesi de meşhurdur. Alpay Kabacalı'nın Neyzen Tevfik isimli biyografisinde anlatılır. Aklımda kaldığı kadarıyla özetliyeyim: Mustafa Kemal, bir gün Neyzen Tevfik’i çağırır ve ona “dün ile bugün arasında ne fark var” şeklinde bir soru yöneltir. O günlerde İzmir Suikastı bahanesiyle İttihatçı avına çıkıldığı ve aslında bilfiil Milli Mücadeleye iştirak etmiş Teşkilat-ı Mahsusa üyesi bazı İttihatçıların İstiklal Mahkemelerinde kısa bir yargılamadan sonra asıldığı olağanüstü hâl günleridir. Neyzen cevabı net verir:

-“Hiçbir şey değişmedi. Saz söz aynı, yalnız artistler değişti.”


Atatürk, Neyzen’e çok kızar ve kısa bir zaman sonra yeniden çağırır. Çok öfkeli olduğu, itidalli cevaplar vermesi gerektiği söylenir. Neyzen durumun ciddiyetini anlar ve korkar ama tükürdüğünü yalayacak adam değildir. Karşısına çıkar, yine aynı soruyla karşılaşır:

-Ne değişti?

Bu defa, şakayla karışık şu cevabı yapıştırır:

-“Fazla değişen bir şey yok ama yine de bazı şeyler değişti. Eskiden sormadan asarlardı, şimdi önce soruyorlar, sonra asıyorlar.”

Bu zekice cevaptan sonra Mustafa Kemal kahkaha atmaya başlar ve "hadi söyle de sofrayı hazırlasınlar, akşam bize takıl" der. Neyzen'de paçayı kurtarmış olur. Mizaha ve zekaya saygıyı göstermesi bakımından da değerlendirilebilecek bir hadise...
« Son Düzenleme: 01 Ekim 2014, 17:52:49 Gönderen: Hakan Yaman »

Çevrimdışı Besim

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Londra
  • İleti: 3628
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #368 : 01 Ekim 2014, 17:57:23 »
Ne "eski" ve ne de mevcut haliyle "yeni" Türkiye... Her ikisi de Orwel'in 1984'ünden kokular barındırıyor; her ikisi de beni boğuyor. Sanmayın ki, Huxley'in Brave New World'da tasvir ettiği bir ülkeye özlemim var. 1984 ne kadar korkutuyorsa, Brave New World o kadar ürkütüyor. Orwel kitapların yasaklanmasından korkuyordu. Huxley'in korkusu "kitapların artık yasaklanmayacağı, çünkü kimsenin kitap okumaya ihtiyaç duymayacağı" bir toplumdu. Orwel baskı ve cebirle kültürün ezilmesinden, Huxley ise eğlence ve zevkin sınırsız teşvikiyle ezmeye değmeyecek kadar önemsiz bir kültüre  dönüşmemizden korkuyordu. Eski Türkiye'de açık ara Orwel'in 1984'te çizdiği toplum modelinin izleri vardı. Yeni Türkiye'de çok ama çok ilginç biçimde ikisi bir arada yaşanıyor.

Katilmamak namumkun.  Ozellikle benzetmeler cok yerinde ve isabetli.  Daha fazla detaya girmek istemiyorum :)

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4489
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #369 : 01 Ekim 2014, 18:20:47 »
İronik olan millet böyle düşünmüyor ..

Çevrimdışı Besim

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Londra
  • İleti: 3628
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #370 : 01 Ekim 2014, 18:40:41 »
İronik olan millet böyle düşünmüyor ..

Kemal, hangi yoruma istinaden yazdin, tahmin edemedim ama izninle kisa bir yorumum olacak.  Sandik, demokrasinin vazgecilmez ama her seyi degildir.  Bunun manasi su: cogunlugun cevaz verdigi her sey, maalesef dogru veya iyi olamayabilir.  Her hukumetin iyi ve kotu bicimde icra ettigi seyler oluyor.  Sanirim, genel bir yorumdan ziyade, icraat icraat konusup, tespit etmek daha dogru olur.  Zaten temsili demokrasinin en buyuk sorunu da bu: secmen genel izlenime gore karar vermek zorunda.  Secilen hukumet ise bu secime istinaden bir suru icraati yerine getiriyor.  Yani (X) secmeni, (A), (B), (C) hususlarinda belli bir partiyi yetersiz bulurken, (D) ve (E) hususlarinda takdir ettigi icin oyunu oraya yonlendirmis olabilir.  Ayrica muhalefetin hal ve tutumu da goreceli bir ustunluk olusturabilir.  Kisacasi, demek istedigim sey, (1) Cogunluk her seyde dogru ve iyiyi tespit edemeyebilir (ekstrem bir ornek olacak farkindayim ama II. Dunya Savasi oncesindeki fasist bir yonetime evrilen hukumetlerin belli icraatlarini mesrulastirabilecek bir teori mevcut degil). (2) Secim sonuclari, belli bir hukumetin yaptiklarinin dogru ve yanlisligindan ote unsurlari da ihtiva ediyor.

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4489
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #371 : 01 Ekim 2014, 19:08:16 »
Sandık konusunda genel anlamda katılıyorum zaten Besim, hatta daha da ileri gideyim, bazen gerçekten, bazı kişilerin verdiği oyla, bazı kişilerin verdiği oy, aynı değerde olmamalı, mümkün olsa aynı temsil gücünde bile olmamalı.

Lakin ortada sandık gerçeği var.

Önemli olan buradan çıkan sonuçla alacağın güçtür. Ben bu iktidarın yaptığı yanlış şeyleri de sert bir şekilde eleştirdim, eleştiriyorum. 17 ve 25 Aralık operasyonları olmasa, cemaat'e dokunmayacaklardı. Kuyruklarına basıldı, yanlış ironik bir şekilde doğruyu doğurdu. Bu noktada bu ülkenin muhalefeti tarihi bir fırsatı kaçırarak, ki alışkanlar 10 yıldır, çürük dala tutundular, o dalla birlikte yere çakıldılar.

Ben, ezelden beri askeri vesayete karşıyım, askerin milletin üstündeki korku perdesini bu hükümet kaldırırken, muhalefet yine yanlış ata oynadı. Oysa muhalefet komple askeri savunmak yerine, bu perdenin kaldırılmasına destek olup, sadece kurunun yanında yaşın yanmasına engel olsaydı, sonuç onlar adına olumlu olacaktı.

Zorunlu askerlik gibi bir cinayet varken ortada, bedelli yerine, bunun tamamen kaldırılması için muhalefet kılını kıpırdatsa, yine sonuç olumlu olacaktı.

Bizde muhalefet anlayışı, yapılan her şeye, kayıtsız şartsız karşı olmak üzerine kurulmuş. Yapılan doğru bir şey varsa, bunun geliştirilmesi adına muhalefet yapılmıyor bu ülkede. Oysa böyle yapılsa sonuç onlar adına daha da olumlu olacak.

Neyse ben muhalefeti geçtim.

Bu ülkenin bir gerçeği var. Bu milletin bir yapısı var. Sen milletin yapısını değiştiremiyorsan, kendi yapını değiştirip, önce milletinle bütünleşeceksin.

Sonra kendinle birlikte zaten milletini de değiştirirsin.

Bunlara oy atan koyun, kuzu, inek, dana diyerek sempatik olmuyorsun, %50'yi kendi çekirdeğinde kenetletip, kararsızlarıda kızdırıyorsun.

Sadece Türkiye'de değil, artık dünyada klasik anlamda sağ-sol kalmadı, bizde hala romantik sol söylemler üzerinden gidiliyor. Tam Bağımsız Türkiye, Üç Fidan, Laiklik, Atatürkçülük, Dincilik, Dinsizlik, insanlar buna bakmıyor artık. Sağ içinde aynı şey geçerli, kemikleşmiş milliyetçiliği yutmuyor artık kimse.

Dünya kabuk değiştiriyor, Türkiye kabuk değiştiriyor, bizim muhalefet hiçbir şey değiştirmiyor.

Şimdi bunu okuyanlar bana AK Parti'li gözüyle bakacaklardır ama iyi analiz ederlerse sitemin neye olduğunu daha net göreceklerdir.
« Son Düzenleme: 01 Ekim 2014, 19:10:33 Gönderen: Chauncey Billups »

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4489
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #372 : 01 Ekim 2014, 19:16:11 »
Şimdi fark ettim, Hüseyin Yayman gibi yazmışım, bu gurur bana yeter. Şaka bir yana forumdaki arkadaşlar rahatsız oluyorsa, kusura bakmasınlar, geçici bir durum, Besim'i görünce dayanamıyorum :F

Cem Ağrak

  • Ziyaretçi
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #373 : 01 Ekim 2014, 19:19:12 »
Kemal hava güzel çıktın simi balkona? ;)
Helikopterini gönder beni Hadımköy den aldır. Mahsur kaldım :(

Çevrimdışı Besim

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: Londra
  • İleti: 3628
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Forum&Anasayfa Hakkında (Soru&Şikayet)
« Yanıtla #374 : 01 Ekim 2014, 19:32:26 »
Sandık konusunda genel anlamda katılıyorum zaten Besim, hatta daha da ileri gideyim, bazen gerçekten, bazı kişilerin verdiği oyla, bazı kişilerin verdiği oy, aynı değerde olmamalı, mümkün olsa aynı temsil gücünde bile olmamalı.

Lakin ortada sandık gerçeği var.

Önemli olan buradan çıkan sonuçla alacağın güçtür. Ben bu iktidarın yaptığı yanlış şeyleri de sert bir şekilde eleştirdim, eleştiriyorum. 17 ve 25 Aralık operasyonları olmasa, cemaat'e dokunmayacaklardı. Kuyruklarına basıldı, yanlış ironik bir şekilde doğruyu doğurdu. Bu noktada bu ülkenin muhalefeti tarihi bir fırsatı kaçırarak, ki alışkanlar 10 yıldır, çürük dala tutundular, o dalla birlikte yere çakıldılar.

Ben, ezelden beri askeri vesayete karşıyım, askerin milletin üstündeki korku perdesini bu hükümet kaldırırken, muhalefet yine yanlış ata oynadı. Oysa muhalefet komple askeri savunmak yerine, bu perdenin kaldırılmasına destek olup, sadece kurunun yanında yaşın yanmasına engel olsaydı, sonuç onlar adına olumlu olacaktı.

Zorunlu askerlik gibi bir cinayet varken ortada, bedelli yerine, bunun tamamen kaldırılması için muhalefet kılını kıpırdatsa, yine sonuç olumlu olacaktı.

Bizde muhalefet anlayışı, yapılan her şeye, kayıtsız şartsız karşı olmak üzerine kurulmuş. Yapılan doğru bir şey varsa, bunun geliştirilmesi adına muhalefet yapılmıyor bu ülkede. Oysa böyle yapılsa sonuç onlar adına daha da olumlu olacak.

Neyse ben muhalefeti geçtim.

Bu ülkenin bir gerçeği var. Bu milletin bir yapısı var. Sen milletin yapısını değiştiremiyorsan, kendi yapını değiştirip, önce milletinle bütünleşeceksin.

Sonra kendinle birlikte zaten milletini de değiştirirsin.

Bunlara oy atan koyun, kuzu, inek, dana diyerek sempatik olmuyorsun, %50'yi kendi çekirdeğinde kenetletip, kararsızlarıda kızdırıyorsun.

Sadece Türkiye'de değil, artık dünyada klasik anlamda sağ-sol kalmadı, bizde hala romantik sol söylemler üzerinden gidiliyor. Tam Bağımsız Türkiye, Üç Fidan, Laiklik, Atatürkçülük, Dincilik, Dinsizlik, insanlar buna bakmıyor artık. Sağ içinde aynı şey geçerli, kemikleşmiş milliyetçiliği yutmuyor artık kimse.

Dünya kabuk değiştiriyor, Türkiye kabuk değiştiriyor, bizim muhalefet hiçbir şey değiştirmiyor.

Şimdi bunu okuyanlar bana AK Parti'li gözüyle bakacaklardır ama iyi analiz ederlerse sitemin neye olduğunu daha net göreceklerdir.

Gordugum kadariyla farkli bir sey demiyoruz.  Benim ayrildigim nokta su: Turkiye'de maalesef tam manasiyla cogulcu bir parti yok.  Esas itibari ile guclu partilerin hepsi kendi fikir yapilarini ve anlayislarini dayatmaya calisiyorlar.  Bu anlamda, ana muhalefet basa gelse de bu sefer kisisel ozgurluklerle ilgili kisitlama ve magduriyetlerin degismeyecegini; sadece gorunum ve boyut degistirecegini dusunuyorum.  Bu manada, benim savundugum anlayis, tam manasiyla cogulcu bir yapi.  Yani her degerin esit bicimde saygi gordugu; demokrasiyi tam manasiyla ozumsemis bir anlayis.  Bu degerlerin catistigi noktalarda ise farkli kesimler arasindaki uzlasmayi "samimi" bicimde arzu eden bir anlayis.  Benim iktidar partisi hususunda elestirdigim temel unsur da bu: onlarin demokrasi anlayisini belli konularda samimi bulmuyorum.  Demokrasi, cikarina gelen hususlarda el ustunde tutulurken, cikarlarina gelmeyen hususlarda goz ardi ediliyor.  Tonla ornek var ama sen guzel bir ornegi Cemaat hususunda vermissin.  Cikar catisma olunca el atilan bir husus oldu: gercekten oyle gerektigi icin degil. 

Aslinda aklimdan ve gonlumden gecen anlayisi soyledim ama pratikte maalesef gorundugunden cok daha karmasik bir hale geliyor.  Her seyin otesinde, politik yozlasma denilen bir sey var.  Gercekten, politika icinde olup da yozlasmayan bir kurum veya birey bulmak samanlikta igne aramak gibi bir sey.